2008 yılına girilmesine kısa bir zaman kala AKP nin Alevi açılımları iyice gündeme damga vurur hale getirildi. Hatırlanacağı üzere Başbakan daha önce verdiği beyanatlarda Alevi oylarına da talip olduğunu dile getirmişti.
Aslında AKP nin en büyük Alevi hamlesi Yazar Reha Çamuroğlunu AKP den seçilebilir bir sıradan aday göstermesi ile başladı! Başbakanın Alevilere sempatik görünme çabası Reha Çamuroğlu ile de bitmedi.Son dönemde nerdeyse istisnasız hiçbir gelişmeye sessiz kalınmadığı gözlerden kaçmadı.Mesela Alman Devlet Televizyonu ARD ve NRD gibi kanallarda Alevi inancına yönelik Alevilerin kadın erkek eşitliğini ibadet ortamlarında da bozmaması sebebiyle buna aklı yetmeyen bir zihniyetin çıkardığı en iğrenç karalama olan Mum söndü yalanını işleyen diziyi alanlara dökülen bütün Alevi ve duyarlı çevreler gibi ve nerdeyse aynı hızla önce Diyanet işleri sonrasında ise doğrudan Dış işleri Bakanlığının kınaması AKP nin alevi açılımı açısından gerçekten başarılı sayılabilecek bir gelişme..Bu tarz şeylerle gönüller fethedilmek isteniyor.Ama bizler çok unutkan olsak da bazı şeyleri de aklımızın ve bilincimizin en diri yerinde saklamayı biliriz.Yıllar önce Büyükşehir Belediye Başkanıyken yaptığı ilk icraat Alevilerin en çok bildiği inançsal merkezlerinden olan Karacaahmet Sultan Türbesinin yanında ihtiyaca cevap versin diye inşa edilen ek binayı yıkma girişimi olan R.Tayyip Erdoğan’ın yıllar içerisinde çok fazla değiştiği aslında düşünülemez. Yine Başbakanın çok değil daha 1 sene bile önceki tavrı “Cemevleri inanç mekanları değildir, Aleviler camiye gelsin” şeklindeydi.2 yıl öncesinde bir imza kampanyası vardı Cemevlerine eşitlik tanınması ve Zorunlu din dersinin kaldırılması gibi talepleri içeriyordu.Kısa sürede 600.000 insanın imzaladığı ve doğrudan Başbakanlığa giden bu imzalara rağmen Başbakan Erdoğan kalkıp bize bu konuda ulaşan talep olmamıştır diyebilmektedir.Saniye saniye her şeyin kanıtlanması mı bekleniyor,ya da neden bu tavır anlamak gerçekten güç.Sonra dayak atılan Alevi öğrencinin telefonla aranması da AKP nin yapmacık gönülleri kazanma çabasının sonucuydu.Çünkü Aleviler hala oruç tutmadığı için dövülüyor,hatta birkaç kez özellikle Üniversite ortamlarında olduğu gibi yine bu sebeple öldürülüyor.Bu olayların sonu ne zaman gelecek bilinmez.Tekil olaylar gibi algılamak doğru gibi gelse de yanlış.Bu bir toplumsal şartlanma,Alevi inancı başta olmak üzere İslamiyetin Sünni yorumu dışındaki diğer tüm farklı din veya inançları yok sayma bitirme öcü gibi görme zihniyetinin sonucudur.Bunda sıradan insanlar kadar bu insanları doğdukları günden itibaren ailede,okulda,camide,veya kışlada koşullandıran sistemin kendisi suçludur.
Muharrem ayındaki çalışmalara gelirsek Alevi inancında Sahura kalkmak olmadığı gibi orucu toplu biçimde açma töreni olan İftar yemekleri de yoktur.Hele hele “yas orucu” olarak tutulan muharrem (12 imam) orucu süresince inançlı Aleviler “su” yu bile kullanmaz,kan akıtmaz,et yemezler.Bunlar bazılarımızın bildiği ama bazılarımızın çok önemli anlarda diğer konuları düşünürken birlikte değerlendirmediği ayrıntılar.
Alevilerin içine Truva atları sokularak içten fethedilmeye kafa bulanıklığı yaratarak tamamı değilse bile önemli miktardaki Alevi kitlesini etkisizleştirmeye teslim almaya dönük adımlar bazen hayretler uyandıracak boyutlara varabiliyor.Mesela Başbakanın Alevi işlerinden sorumlu danışmanı Reha Çamuroğlunun bizce teşvik ve desteği ile Antalya’nın Elmalı ilçesindeki Tekkeköyde bulunan ve Alevilerce yine en çok önemsenen Abdal Musa Dergahının ve çevresindeki güçlü örgütlenmenin kırılması hedeflerden bir başkası olarak dikkatimizi çekiyor.Zoraki tertiplenen Ankara’daki İftar yemeğinde düzenleyici olarak görünen Abdal Musa Vakfı zihinleri çok karıştırdı.Sonradan anlaşıldı ki bu Vakıf sahiden de üç beş taraftarı olan ve çok değil Mayıs 2007 de kurulan çok yeni ve çok yapay bir vakıf.Amaçlananın ne olduğunu buradan yola çıkarak anlamak mümkün.Beklenenin aksine büyük bir katılım oldu denilen yemeğe resmi rakamlara göre yüzlerce Alevi kurum ve kuruluşu davet edilmesine rağmen “Hı(n)zır Paşa’nın sofrasına oturmayacağız” diyen ve hepimizce saygın kabul edilen belli başlı hiçbir kurum o yemeğe katılmadı. Bu mızıkçılık filan değil,aslında başlı başına Oyun bozanlıktır ,AKP nin oyunları bozuluyor.Yüzlerce dernek veya kurum davet ediliyor ve buna sadece birkaç tanesi icabet ediyor.Onların da zaten konumları belli.Yapay yapılanma çoğu…
Dedeler ve zakirlere maaş konusu da yine son zamanlarda gündeme taşınan ve Alevileri içten kuşatma operasyonunun bir diğer parçası.Alevilik inancını gerçekten şunu da bilir ki bu inanç tamamen özgür iradeyle yaşanır.Aleviliğin sürdürücüsü konumundaki pirler rehberler (dedesoylular) ın “Maaş” ile teslim alınmaya çalışılması da beyhude bir çaba olacaktır.Mesela bu maaş konusu gündemdeyken Varto ilçemizde bulunan Cemevindeki Dernek yönetimi ve dedelik kurumu bu maaşı reddedeceğini açıklayarak öncü ve onurlu bir adım atmıştır.Dedeler ancak kendilerine gönülden bağlı insanların taliplerin verdiği ve çıralık denilen ayni veya nakdi şeyleri kabul ederler.Yeri geldiğinde de bunları daha zor durumdaki taliplerine dağıtırlar.Belki de mistik Robin Hoodlar gibi.
Uzun lafın kısası Aleviler üzerinde oynanan oyunlar yeni başlamadı hemen de bitecek gibi değil.Ama zamanında Dersim için söylenmiş o meşhur cümleyle bitirmek en doğrusu galiba “Aleviler üzerine sefer olur ama zafer olmaz”!
*Veli BEYAZGÜL
İstanbuldaki Vartolular Derneği
Eyüp(Nurtepe) Şube Başkanı
Not:Bu yazı 08 Şubat 2008 Tarihli EVRENSEL gazetesinin ARASIRA adlı köşesinden alınmıştır
VARTONUN ÇIĞLIĞI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder